Yaşadığımız dünyada her şeyin farklı ve daha iyi organize edildiğini düşünerek ve istediğimiz ilerlemeyi sağlama yönünde önemli bir çaba göstererek bakma yeteneğine sahip olmayı öğrenmeliyiz.
Çalışma hayatımız ve sosyal hayatımız yaptığımız seçimlerle şekilleniyor. Yaptığımız bu seçimlerin bir bölümü hedefimize bizleri ulaştırırken, bir bölümü istenmeyen sonuçlara bizi götürebiliyor. Bir durumu çözmek üzere incelerken, problemin sadece yüzeyine odaklanmak bize bir fayda sağlamamaktadır. Bütünüyle inceleyip sonuçlarını analiz etmeli ve problemin farklı parçaları arasındaki ilişkilere odaklanan bir yaklaşımla çözüm aramamız gerekmektedir.
Sistem; iç ve dış faktörleri birbirinden ayıran, sistem ile ilgili girdi ve çıktıları belirlemek amacıyla çevre ile etkileşim halinde olan bir bütündür. Her sistemin bir çevresi vardır. Sistemin yapısı çevresi ve kendi özellikleriyle uyumlu olarak döngüsel bir değişim içerisindedir.
Her işletmenin bir işleyiş düzeni vardır. Buna da işletmenin sistemi diyebiliriz. İşletmelerin başarı ya da başarısızlığı tek bir bölümün gösterdiği performansa bağlı değildir. Bütün bölümlerin bir bütün olarak ortaya koyduğu performansa bağlıdır. Bir işletmenin başarılı olmasını sağlamak için, o işletmenin bütününe odaklanmak gerekir. İşletme performansı bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Üretim, pazarlama, lojistik vb. gibi bölümlerin arasında yaşanan ve tüketiciye memnuniyetsizlik sağlayan bir durum, aslında tek bir bölümün ortaya çıkardığı bir sonuç değildir. Ortada bir neden sonuç ilişkisi aramak gerekir.
Neden ile sonuç arasında doğrusal bir ilişkinin yanında, karşılıklı bir etkileşim de vardır. Bir bölümün neden olduğu sonuç diğer bir bölümü de etkiler. Bunu iyi araştırmak gerekir. Birçok durumda ise sadece neden-sonuç ilişkisine bakmak yeterli olmayacaktır, çok boyutlu bir bakış açısıyla sistemin bütününü değerlendiren, çok katmanlı bakış açısına ihtiyaç vardır.
Sistemsel düşünce, olaylar ve olgular arasındaki ilişkilerin karşılıklı etkileşimini değerlendirip bütüne odaklanır ve büyük resmi görerek çözüm yolları arar. Problemlere daha derinden ve açık fikirle, birden fazla bakış açısı kullanarak bakmak, uzun soluklu bir pozitif çözüm bulma olanağını arttırır.
Maani ve Cavana (2000) sistem düşüncesi ve modelleme sürecini beş başlık altında açıklamıştır.
Sistem düşüncesi ve modelleme süreci;
1.Problemin Tanımlanması
2.Nedensel Döngü Modelleme
3.Dinamik Modelleme
4.Senaryo Planlaması ve Modellemesi
5.Uygulama ve Örgütsel Öğrenme
Sistem düşüncesi ve modelleme süreci aşağıda yer alan genel ve spesifik uygulamalarda geniş kullanım alanına sahiptir.(Cavana ve Maani, 2000):
- Yeni sistemlerin tasarlanması,
- Var olan sistemlerin iyileştirilmesi,
- Değişen koşullar altında karmaşık sistemlerin davranışlarının öngörülmesi,
- Alt sistemlerin bileşenlerinin etkileşimlerinin anlaşılması,
- Strateji geliştirme ve test etme,
- Grup ve organizasyonel öğrenme.
İşletmenin hayatta kalabilmesi, gelişmesi ve faaliyetlerine devam edebilmesi için yöneticilerin işletme organizasyonu ile ilgili kontrol edilebilen veya edilemeyen bütün faktörleri bilmesi, anlaması ve değerlendirmesi gerekir. Bu bakış açısı organizasyonlara esneklik sağlayarak kurumların daha kapsamlı bir şekilde faaliyetlerinin incelenmesi, yönetilmesi ve kontrol edilmesi imkanını sunmuştur. İşletme içindeki sorunun temelini anlamak ve sistemin amacına uygun kalıcı bir çözüm bulmak sistemsel düşünce ile mümkündür.
Konu ilginizi çekiyor ve daha fazla bilgi almak istiyorsanız sizi Sistemsel Düşünme Seminerine davet etmek isteriz.
Görüşmek üzere. İyi çalışmalar.
Yorumlar
Yorum Gönder